Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü
Çevre Yönetimi
Genel Müdürlüğü

İklim değişikliği küresel mücadeleyi gerektiriyor.

22 Haziran 2012

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, iklim değişikliğinin küresel bir sorun olduğunu ve küresel mücadeleyi gerektirdiğini belirterek, “Sorun ortak ama sorumluluklar farklı olmalıdır” dedi.

Bakan Bayraktar, “Türkiye-AB İklim İşbirliği: Fırsatlar, Faydalar ve Zorluklar” başlıklı seminerin açılışında yaptığı konuşmada, iklim değişikliği konusunun hayatın her safhasını etkilediğini söyledi.

Türkiye’nin de iklim değişikliğiyle küresel mücadelede yerini alarak, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne 24 Mayıs 2004, Kyoto Protokolü’ne ise 26 Ağustos 2009 tarihinde taraf olduğunu anlatan Bakan Bayraktar, “İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, iklim değişikliği strateji belgesi hazırlanarak, ilgili sektörlerde sera gazı emisyonu kontrolü ve iklim değişikliğine uyuma yönelik ilkeler ve stratejik hedefler belirlenmiştir. Strateji Belgesi’nin uygulamaya konmasını temin etmek amacıyla 2011-2023 yılları arasında uygulayacağımız ve bir yol haritası niteliği olan İklim Değişikliği Eylem Planımızı tamamlamış bulunmaktayız” dedi.

Bakan Erdoğan Bayraktar, eylem planında belirledikleri çalışmalarla ilgili şu bilgileri verdi:

“Enerji sektöründe, 2023 yılına ulaşıldığında, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji tüketimimiz içindeki payının yüzde 30’a çıkarılması, birincil enerji yoğunluğunun azaltılması, mevcut linyit santrallerinin rehabilitasyonu, akıllı şebeke uygulamaları gibi önemli hedeflerimiz yer almaktadır. Bina sektöründe, enerji verimli ve iklim duyarlı bina kriterlerinin oluşturulması, toplu konutlarda binaların enerji ihtiyacının karşılanmasında bölgesel ısıtma, kojenerasyon uygulamaların başlatılması, jeotermal enerji, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının ısınma ve aydınlatma gibi alanlarda kullanılmasının yaygınlaştırılması öngörülmektedir.”

Mevcut binalarda 2017 yılına kadar, yeni yapılacak binalarda ise 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren enerji kimlik belgesi alınmasının zorunlu hale getirildiğini hatırlatan Bakan Bayraktar, “Ayrıca kamu kurumlarımızın ihalelerinde çevreci bir bakış çerçevesinde ‘yeşil ihale’ uygulamasının başlatılması gündemdedir” dedi.

Bakan Bayraktar, bu çalışmalar vesilesiyle binalarda yüzde 45–50 oranında enerji tasarrufu sağlanarak, sera gazı emisyonları önemli ölçüde azaltılarak iklim dostu, marka şehirler inşa edeceklerini belirtti.

Sanayi sektöründe, düşük karbonlu kalkınma için finansman modelleri oluşturulması, iklim teknoloji platformu geliştirilmesi, ürün bazında karbon ayak izi uygulamaları başlatılması ve KOBİlere yönelik eğitim ve danışmanlık desteği sağlanması gibi çalışmalar ile düşük karbonlu kalkınmaya destek verildiğini anlatan Bakan Bayraktar, ulaştırma sektöründe yük ve yolcu taşımacılığında denizyolu ve demiryolu paylarının arttırılması, temiz yakıt ve araç teknolojilerine yönelik Ar-Ge çalışmalarının hızlandırılması, bisiklet ve yaya yollarını cazip kılacak düzenlemelerin arttırılması, akıllı ulaşım sistemlerinin oluşturulması, elektrikli otomobiller için dolum istasyonlarının kurulması ve araç vergilendirme sisteminde sera gazı emisyonlarını azaltıcı yeni düzenlemelerin başlatılması için çalışmalar yürütüldüğünü kaydetti.

Bakan Bayraktar, “Atık sektöründe ise 2023 yılına kadar vahşi depolama sahalarının yüzde 100’ünün kapatılması, kompost ve biyometanizasyon tesislerinin kurularak düzenli depolama tesislerinden biyogaz elde edilmesi ve böylece atıkların etkin yönetiminin sağlanmasını planlamaktayız” diye konuştu.

-“Karbon ticaretiyle ilgili Türkiye’deki çalışmalarda son zamanlarda ivme yakalandı”

Bakan Bayraktar, bütün bu çalışmaların Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma ve çevreci büyüme istikametinde ilerleme gayretinin en somut göstergeleri olduğunu dile getirerek, “Ayrıca ülkemiz sera gazı emisyonlarının kontrolü kadar, Akdeniz havzasında yer alan hassas konumu nedeniyle iklim değişikliğine uyum konusuna da önem vermekteyiz. Bu çerçevede İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planımızı tamamladık” ifadelerini kullandı.

İklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir iktisadi araç olan karbon ticareti ile ilgili Türkiye’deki çalışmalarda da son zamanlarda önemli bir ivme yakalandığına işaret eden Bakan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Kyoto Protokolü’nün emisyon ticareti mekanizmalarından yararlanamayan Türkiye’de, Gönüllü Karbon Piyasası’nda 170’in üzerinde proje geliştirilmiştir. Projelerin çoğunluğu hidroelektrik, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji alanındadır. Bakanlığımızca bu projelerin kayıt altına alınmasına ilişkin karbon sicili oluşturulmuştur. Projelerden sağlanan karbondioksit azaltımı yıllık yaklaşık 12 milyon ton civarındadır. Bu piyasayı günümüzde etkili biçimde kullanan Türkiye''''nin önümüzdeki dönemde karbon piyasalarına katılımı açısından bir fırsat sunmaktadır.”

Bakan Bayraktar, 2012 sonrası dönem için karbon piyasasının oluşturulması sürecinde Türkiye’nin aktif rol oynadığını, bu konuda öncü 25 devletin Dünya Bankası aracılığıyla bir araya geldiği, “Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı” oluşumunda yer aldığını belirterek, Türkiye’nin bu ortaklık sayesinde hem ihtiyaç duyduğu kapasite geliştirme faaliyetleri için hibe kaynaklara erişim imkanına sahip olduğunu, hem de ülkenin karbon varlıklarının azami değerinden işlem görmesi için gerekli uluslararası işbirliği fırsatlarını yakaladığını söyledi.

-Sera gazı emisyonlarının takibine yönelik taslak yönetmelik hazırlandı-

Bakan Erdoğan Bayraktar, bakanlığın sera gazı emisyonlarının takibine yönelik taslak yönetmelik hazırladığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yönetmelik kapsamında ulusal sera gazı emisyonlarının önemli bir kısmını teşkil eden elektrik üretimi, çimento, demir çelik, seramik, kireç, kağıt ve cam üretimi gibi karbondioksit yoğun tesislerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının tesis seviyesinde izlenmesi sağlanacaktır. Böylece, ülkemizin emisyonlarının daha kesin şekilde hesaplanması mümkün olacak, toplam emisyonların en az yarısı tesis seviyesinde izlenecek ve bakanlığımızın yetkilendirdiği bağımsız kuruluşlar tarafından doğrulanarak raporlanacaktır. Tesislerin raporlama yükümlülüğü 2016 yılında başlayacak olup, yönetmelik ile AB emisyon ticareti mevzuatının sera gazı emisyon izleme kısmı da uyumlaştırılacaktır.”

İklim değişikliğinin küresel bir sorun olduğunu ve küresel mücadeleyi gerektirdiğini vurgulayan Bakan Bayraktar, “Sorun ortak ama sorumluluklar farklı olmalıdır. Bu soruna neden olan gelişmiş ülkeler başta olmak üzere her ülke sorumluğu nispetinde, imkan ve kabiliyetlerine göre üzerlerine düşen görevleri yerine getirmelidirler. Ülkemiz bu anlayışla, sürece gereken katkıyı sağlamaya devam edecektir” diye konuştu.

Bakan Bayraktar, Durban Konferansı’nda iklim değişikliğiyle mücadele konusunda tüm ülkeleri bağlayan hukuki bir belgenin 2015 yılına kadar kabul edilmesi ve 2020’de yürürlüğe girmesi kararının alınmasının memnuniyet verici olduğunu belirterek, “Marakeş ve Kankun taraflar konferanslarında özel konumu tanınmış olan Türkiye için Durban’da da, emisyon azaltımı, iklim değişikliğine uyum, teknoloji geliştirilmesi ve transferi, kapasite oluşturma ve finansman alanlarında sağlanacak desteklerin belirlenmesine ilişkin görüşmelerin sürdürülmesi kararları alınmıştır. Bu bakımdan uluslararası müzakerelerde AB’nin ülkemize yönelik desteği önem arz etmektedir. Türkiye, ikili ve bölgesel işbirliklerini ön plana çıkaran dünyadaki yeni iklim düzeninde, know-how, araştırma-geliştirme faaliyetleri, inovasyon, çevreci teknolojiler ve finansman konularında AB ile işbirliği yapmayı önemsemektedir” ifadelerini kullandı.

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır