Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü
Çevre Yönetimi
Genel Müdürlüğü

Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesinin Teknik Destek Bileşeni Tamamlandı

18 Aralik 2012

Ülkemizin Avrupa Birliğine üyelik süreci çerçevesinde uyumlaştırmakla yükümlü olduğu Ulusal Emisyon Tavanları Direktifi (NECD) çerçevesinde 2011 yılında başlayan Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesi’nin Teknik Destek bileşeni tamamlandı.

Projenin Teknik Destek Bileşeni sonucunda ulusal emisyon envanteri, geleceğe yönelik emisyon tahminleri ve direktifin uygulanmasına ilişkin düzenleyici etki analizi çalışmaları gerçekleştirildi.

Ülkemizde, ekonominin gelişmesi ve nüfusun artması ile beraber, Ulusal Emisyon Tavanları Direktifi kapsamındaki kükürt dioksit (SO2), azot oksitler (NOX), metan olmayan uçucu organik bileşikler (NMVOC) ve amonyak (NH3) kirleticilerinin emisyonu son yıllarda artış gösterdi.

Projenin Teknik Destek Bileşeninin sonuçlarına göre; 1990-2010 arası dönemde gerek SO2 gerekse NOX değerlerinde yaklaşık % 60 ve NMVOC değerlerinde yaklaşık % 20 oranında artış görülürken, NH3 değerlerinde önemli bir değişim gözlenmedi.

Ayrıca, ülkemizde Ulusal Emisyon Tavanları Direktifi kapsamındaki kirleticilerin 2010 sonrasında ulaşacağı değerleri öngörmek üzere Projenin Teknik Destek Bileşeni tarafından birkaç farklı senaryo geliştirildi ve 2011-2025 aralığı için emisyon tahminleri ortaya kondu. Bu dönemin bitimini ifade eden 2025 yılı, Türkiye’nin ulusal mevzuat uyumu ile NECD’nin gerekliliklerini yerine getirmesi gereken tarih olarak öneriliyor. “Önlemsiz” olarak adlandırılan ilk senaryo, ekonomi ve nüfusun büyümesinden kaynaklanacak emisyon artışlarını kontrol altına almak için yürürlükteki uygulamalar haricinde hiçbir ek tedbir alınmadığını ve mevcut durumun korunduğunu varsayıyor. “Önlemli” olarak adlandırılan ikinci senaryo, emisyonları kontrol altına almak üzere mevcut durumun yanında ülkemizde yürürlükte bulunan AB Direktiflerinin ve birtakım ulusal politikaların da uygulandığı kabulüne dayanırken, “Ek Önlemli” olarak adlandırılan üçüncü senaryo ise, ikinci senaryoya ek olarak AB’de geçerli olan yasal düzenlemelerin tümüyle uygulandığını varsayıyor.

Yapılan tahminler, ilk senaryonun uygulanması halinde SO2 ve NOX emisyonlarının 2010-2025 aralığında % 120 ila 180 oranında artacağını gösteriyor. Emisyonlardaki bu artışın temel sebebi, yaşam standartlarının yükselmesi ve nüfus artışına bağlı olarak elektrik talebinde öngörülen kayda değer artış ile bu talebin yerli linyit, ithal kömür ve ithal doğal gazla çalışan santrallerden karşılanacak olması. Bu senaryoya göre NMVOC emisyonundaki artışın ise % 65’ler civarında olması öngörülüyor.

Diğer iki senaryo, özellikle de emisyon kontrolünü öngören üçüncü senaryo, SO2, NOx ve NMVOC emisyonlarındaki artışı kayda değer oranda dengeleiyor. Üçüncü senaryonun uygulanması durumunda 2025’teki SO2 emisyonunun 2010’daki değerlerin % 25 altına düşmesi, NOX ve NMVOC emisyonlarının ise 2010 değerlerinin sırasıyla % 35 ve % 15 üzerinde kalması sağlanacak.

Emisyon hesaplama ve tahminlerine göre; SO2 ve NOX sınırlandırılmasında öncelikli alanlar; elektrik üretim ve tüketimi, büyük miktarlarda katı yakıt yakan diğer sanayi faaliyetleri, karayolu taşımacılığı ve evsel ısınma. NMVOC ve NH3 sınırlandırılması için ise, organik çözücüler kullanan sanayi tesisleri, tarım ve karayolu dışındaki diğer ulaşım alanlarında iyileştirmelerin gerçekleştirilmesi gerekecek.

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır