Ülkemizde bulunan limanların artan denizcilik faaliyetlerini karşılamak üzere kıyı illerimizde liman sayı ve kapasiteleri her geçen gün artmaktadır. Halen Ülkemizde 210 adet çeşitli nitelikte liman, iskele, şamandıra, tersane vb. kıyı tesisi ve 283 adet balıkçı barınağı ile 61 adet yat limanı bulunmaktadır.
Yoğunlaşan limancılık faaliyetlerinin etkileri ile denizlerin dalga, akıntı ve sediman taşınımı gibi doğal etkiler nedeni ile limanlarda zaman içerisinde sediman birikimleri oluşmaktadır. Bu birikimler gemilerin limanlara giriş ve çıkışlarında sorunlara neden olmaktadır. Bu anlamda biriken sedimanların belirli aralıklarla taranarak alınması deniz taşımacılığının devamlılığı açısından zorunlu bir limancılık işlemidir
Bugüne kadar söz konusu tarama malzemelerinin bertarafında her bir faaliyet için malzeme özellikleri belirlendikten sonra tarama malzemesinin boşaltılacağı deniz alanına ilişkin çalışmalar yapılarak Tarım ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, askeri alanlarda Milli Savunma Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının uygun görüşleri alınarak Bakanlığımıza başvuru yapılmakta, uygun bulunması durumunda boşaltım faaliyeti icra edilmekteydi.
Bakanlığımızca hem bürokrasinin azaltılması, hem de her geçen gün artış gösteren denizel faaliyetlerin deniz çevresine olan etkilerinin incelenmesi ve bir yönetim sisteminin oluşturulması amacıyla 2013 – 2016 yılları arasında 1007 TÜBİTAK KAMAG kapsamında; TÜBİTAK-MAM, ODTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesi işbirliği ile “Deniz Dip Tarama Uygulamaları ve Tarama Malzemesinin Çevresel Yönetimi Projesi” gerçekleştirilmiştir.
Proje ile; dip tarama malzemesi için denize boşaltım kriterleri, faydalı kullanım seçenekleri, denizlerimizin oşinografik, hidrografik ve ekolojik özellikleri dikkate alınarak uygun boşaltım alanları, kriterleri ve yapılması gereken izleme yöntemleri ile kirlilik seviyelerine bağlı olarak uluslararası ve AB normlarına uygun karar destek mekanizmaları belirlenmiştir.
Diğer taraftan, Ülkemizin Londra Konvansiyonuna (Atıkların ve Diğer Maddelerin Boşaltılmasıyla Oluşan Denizin Kirletilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşme) taraf olma çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca Barselona Sözleşmesi (Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması) ve Bükreş Sözleşmelerine (Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması) ve eki olan Boşaltım Protokolüne ülkemiz taraf olmuştur. Bu konvansiyon ve protokollerde deniz çevresinin korunması amacıyla boşaltım faaliyetleri ile ilgili çeşitli düzenleme ve sınırlamalar yer almaktadır.
Bu bağlamda, DİPTAR projesinde elde edilen veriler ile Ülkemizin uluslararası yükümlülükleri dikkate alınarak Bakanlığımızca “Dip Tarama Malzemesinin Çevresel Yönetimi Yönetmeliği” hazırlanmış olup ve söz konusu yönetmelik 14.01.2020 tarihli ve 31008 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yönetmelik ile deniz ve kıyı alanları ile nehir ağızlarında gerçekleştirilen dip tarama faaliyetlerinin çevresel yönetimi, bu faaliyetler sonucunda ortaya çıkan tarama malzemelerinin faydalı kullanımı ile çevre ve insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde deniz ortamına boşaltılması veya bertarafına dair usul ve esasların belirlenmesi amaçlanmaktadır.