Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile TÜBİTAK TÜSSİDE’nin ortaklaşa yürüttüğü İklim Değişikliğinin Etkileri ve İklim Değişikliğine Uyum Konusunda Farkındalık Geliştirme Projesi kapsamında Edirne, İzmir, Trabzon ve Konya’da düzenlenen İklim Değişikliği ve Uyum Çalıştayları tamamlandı.
Yerel temsilcilerin, üniversitelerin, çevre ve iklim ile ilgili konularda çalışan enstitü, kurum ve kuruluşların, üniversite öğrencilerinin katıldığı çalıştaylarda iklim değişikliğinin etkileri ve çözüm önerileri tartışıldı.
Çalıştay sonuçlarına göre, iklim değişikliği dendiğinde katılımcıların aklına gelen ilk kavramlar kutup ayısı, tufan, kasırga gibi ülkemizde rastlamadığımız ancak küresel ısınma, iklim değişikliği ile özdeşleşmiş küresel simgeler oldu.
Edirne ve Konya gibi karasal iklim özelliklerinin görüldüğü iç bölgelerde susuzluk, kuraklık, çölleşme, tarımsal verimlilikte azalma ve hatalı tarım uygulamaları akıllara gelen ilk kavramlar olurken; Edirne’de Arda, Tunca ve Meriç nehirlerinin varlığı nedeni ile sel ve taşkınlar, Konya’da toz fırtınası, kuru-nemsiz hava, gri gökyüzü gibi kavramlar öne çıktı.
Trabzon katılımcıları, sel, taşkın ve heyelan gibi doğal, beşeri afetleri, balık ölümleri ve turizm gibi kavramları öne çıkarırken; İzmir çalıştay katılımcıları uzun yaz mevsimi, karbon ayak izi, su kaynaklarında azalma, geri dönüşüm gibi kavramları daha çok vurguladı.
İklim değişikliğinin olumlu ve olumsuz etkilerinin ve çözüm önerilerinin tartışıldığı oturumlarda ise, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ile ilgili en çok dile getirilenler çölleşme, içilebilir su kaynaklarının azalması, kuraklık, su savaşları, enerji tüketiminin artması, endemik türlerin yok olma tehlikesi, orman yangınlarında, sel ve heyelanlarda artış gibi ifadeler oldu. Çalıştaylar sonucunda dikkat çeken bir diğer husus ise iklim değişikliğinin toplumsal etkilerine de değinilmiş olması. Katılımcılar bu doğrultuda mutluluğun azalması, kara duyulan özlemdeki artış, uluslararası kuruluşların baskısının daha da artması gibi ifadelere yer verdi. Katılımcıların iklim değişikliğinin olumlu etkileri hakkındaki görüşleri daha çok iklim değişikliğine uyum konusuna işaret ederken, yeşil ekonomiye yönelme, yenilebilir enerji kaynakları, kentsel planların iklim değişikliği etkilerinin göz önünde bulundurularak yapılması, suyun ve enerjinin bilinçli tüketilmesi gibi hususlar ifade edildi.
Çalıştaylarda katılımcılarının önerileri daha çok iklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde olurken doğal süreçlerle milyonlarca yıldır devam eden ve devam edecek olan iklim değişikliği ile ilgili uyum konusunda detaylı değerlendirme yapılmamış olması genel algının daha çok azaltım odaklı bir çizgiye sahip olduğunu gösteriyor. İklim değişikliğine uyum kapsamında gelen önerilerden önemli bir kısmı bisiklet gibi çevreci taşıtların kullanımının yaygınlaştırılması, kuraklığa ve tuzluluğa dayanıklı bitki ve tohum türlerinin yetiştirilmesi, suyun bilinçli kullanımında eğitimler verilmesi, doğal kaynaklardan yararlanma oranının arttırılması, kentsel planlamalarda ve binalarda ekolojik süreçlerin dikkate alınması, hassas türlerin korumaya alınması ve gen bankalarının yaygınlaştırılması, alternatif geçim kaynaklarının geliştirilmesi, yağmur sularının değerlendirilmesi gibi konularda oldu.
Katılımcılardan gelen dikkat çekici ve uygulanabilir diğer öneriler ise Rüzgar tribünlerinin denizlere kurulması, ilkokullarda suyun önemi üzerinde eğitim verilmesi, kendi enerjisini üreten ve sıfır atık politikası izleyen sitelerin, evlerin yapılması, satın alınan tüm ürünlerin etiketlerine karbon salınımlarının yazılması, endemik bitkilerin yetiştiği alanların milli park ilan edilmesi ve daha az su isteyen bitki türlerinin geliştirilmesi olarak belirtildi.
Proje, öğretmenlere yönelik olarak yapılacak İklim Değişikliği Hizmet İçi Seminerler ve öğrencilere yönelik Bilim Kampları ile devam edecek. Eğitimler ve kamplar aracılığıyla, iklim değişikliğinin etkileri ve uyum konusunda öğretmenlerin ve öğrencilerin bilinçlenmeleri ve kendilerinde tutum değişikliğine yol açarak konuyu içselleştirmeleri hedefleniyor.